4.05.2010

Tepelerdeki İnsanlar

Biliyorsun izliyorlar, hep izliyorlar. İnsanların yarısı konuşuyor, hep konuşuyor.

Evet.

Sen anılarımda yanıyorsun sadece, hepsi alev alev ve diri.

Gözlerimin içinde sarhoşken çakmak çakmak yanan bir görüntü.

Sarhoşken arabanın içine gitmek gibi, ölmek gibi.

Öldüğümü hissediyorum, evet sen ölüyorsun.

Sen anılarımda yanıyorsun sadece.

Tüketiyorum, alevle meşgale etmek istiyorum kendimi.

Ateş tükeniyor, umut tükeniyor.

Tadına bakabiliyorum, hissediyorum.

Süreklilik gibi geliyor, bu gece bitmesin istiyorum.

Muhteşem bir gerçeklik gibi her şey.

Tüketiyorum, olana bir çare bulamıyorum, olmuşu değiştirebiliyorum.

Neden olanları değiştiremiyorsun, keşke kaçabilseydin bu gerçeklikten.

Bazen kendim olmak istemiyorum, bazen kendim olmak istiyorum, çoğu zaman ise hayal kuruyorum.

Nereye bakıyorsun? Boğuluyor gibi o çakmak gözler, altın sarısı parlıyor ışığın altında, tekrar eskisin, benden gerisin. Birde acımasız insanlar var hayatında, seni tanıyor gibiler fakat seni aslında en iyi ben tanırım. Zaman harcamak ile alakalı bir durum bu, fazla zamanını harcayan kazanır, tükenir hayatlar umutsuzluğun o derin kuyusunda, bir sürü insan bakar, gözler sürekli bedenin üzerinde, süreklilik yıkıyor seni ve beni.

Seneler geçiyor birde üzerine utanmadan, vakit daralıyor, anılar kayboluyor gittikçe, harcanan vakte lanet ediliyor kendince.

Ateşim olduğu gece gibiydi, ölmek istemiştim ama ölememiştim hani, sonra yalnız başıma gece vakti bir bilim kurgu filmi izledim, çok etkilenip bir mektup yazdım kendi kendime, sonra gönderdim, yorumun yoktu ikimizin belirsiz karanlığında, her şey senin için havada kalıyordu.

Sonra satırlar vardı, ne için yazıldığı bilinmeyen satırlar ve hikayeler, yaşamın kendisini alaya alan cümlelerdi onlar belki, ufak tefek bir gerçeklik için, günahlar ile erdemler bir aradaydılar seninle benim için.

Ve evet, aklıma geliyor ufak ufak, umutlar vardı paylaşılmayan, tek kişilik bir gösteriydi bütün yaşanılanlar, hırsımdı beni yok eden, kıskançlığımdı her şeyin başlangıcı ve sonu, günah ile başlayan her şey günah ile biter derlerdi.

Ve ben anlayamadım sonra olanları, her şey olup bitmiş gibiydi ben yol alırken sisli otobanda, yolcuların uykuları bölüyordu hayallerimi, zihnimize tecavüz ediyorlardı, iki kişilik bir otobüs biletiydi fakat koltuklar boştu, sadece adımıza tutanlar vardı o koltukları, hepsini yaktık seninle beraber ve geriye bakmaya utandık.

Utançtı belki her şeyin sonu, geriye gidemeyeceğimizin kanıtıydı, ruhumuzun yeterince kirlenmiş oluşuydu, üçüncü şahısların yüzdüğü göldü belki ikimizin girmek istemediği.

Ve sonra sadece anılar zuhur buldu yüreğimizde, kimi zaman huzurluydu, kimi zaman ise sadece yaşamdı.

Hayaller vardı, hırslar ile kana bulanmış hayaller vardı.

Gerçeklik vardı sonra, hırslar ile kör olmuş, göremediğim gerçeklikler.

Almanca'da hırs Ehrgeiz demektir, ama sen bunu çoktan biliyorsun zaten, Freikugel'in anlamını sorduğumda gelen yanıt gibi.

Sonra sigaramın bittiğini fark ettim, yazmak anlamsızdı, yaşamak lazımdı.


Hiç yorum yok: