24.09.2010

World of Darkness Online Fragman!

23-26 Eylül'de (yani ben bunu yazarken devam ediyor) New Orleans'ta yapılan The Grand Masquerade,World of Darkness ile ilgili yapılmış en büyük etkinlik olma özelliğini taşıyor, bütün seriyi kitaplar, diziler, oyunlar olsun retrospektif olarak ele alıyor, bir yandan yüzlerce masaüstü RPG oynanıyor, iki tane Mind's Eye Theater oyunu üç gün devam edecek (Live Action RPG) Fakat en önemlisi World of Darkness Online bir fragmanla beraber resmen açıklandı, oyunu bildiğimiz gibi CCP (Eve Online'ı yapanlar) yapıyor ve Vampire:The Masquerade'i konu alacak, fakat denilenlere bakılırsa her yeni güncelleme paketi ile Werewolf, Changeling gibi settingler eklenecek.

Heyecanım o kadar büyük ki, o kadar olur.

Bu arada korsan çekim fragman şu linkte : http://www.youtube.com/watch?v=I5Wsf31WIdY

22.09.2010

Ruh Halleri VI

Değişmedi gibi geliyor, senelerden sonra hiçbir şey değişmemiş gibi geliyor sanki. Helen Marnie'nin sesi geceler boyunca kulaklarımda yankılanıyor, "International Dateline" diyor, "Let's End It Here" diyor. Helen'e katılmadan edemiyorum, sadece zaman akışını durdurmak istemediğim için kendime her zaman daha fazla zaman vermem gerektiğini bilen birisiydim. Fakat artık her şey o kadar çabuk değişiyor ve gelişiyor ki, buna katlanmak gerçekten zor, hüner istiyor ve bu hüner bende yok gibi.

Son bir yılda hayatımda o kadar çok şey değişti ki, artık neyin gerçek neyin yalan olduğunu ben farkedemez duruma geldim. Benden yardım isteyen herkese yardım etmek için var gücümle uğraştım, bana ait olan tecrübelerimi damla damla insanlara anlattım ki benim düştüğüm hatalara düşmesinler, bunun sonucunun ne kadar faydalı olduğu tartışılır.

Üzgünüm, bugün bir şeyi fark ettim. Gecenin bir yarısı, çoğu geceler gibi bildiğim bir şeyi aslında.

Helen devam ediyor "There are no zeroes around here." diyor ben bunları yazarken.

Kendim ile ilgili bildiğim fakat söylemekten çekindiğim şeyleri yazmak istiyorum buraya bu gece, dursunlar, hatırladıkça bakarım diye, değişik bir gündü.

Kimse alınmasın, ben arkadaşlığa inanmıyorum, benim gözümde çocukluğumdan beri yalnızlık tek güç olmuştur, bütün insanları hayatımdan çıkabilecekleri gibi görmeye alıştırdım kendimi,çünkü insanlar bir nokta da ya sana ihanet ederler ya da basitçe unuturlar, bu başıma çok geldi, geldiği zamanlar artık bundan zarar görmemek için benzer kavramları kafamdan sildim, benim bakış açım da bütün insanlar hayatımdan çıkartabileceğim sosyal strüktürün parçaları, ben böyle yaşıyorum, böyle huzurlu oluyorum, böyle kontrollü bir sosyal yapının içinde var olabiliyorum, kimse benim gözümde öyle çok özel yerlere sahip değil, kimse benim gözümde babamın oğlu değil, kimse kardeşim değil, bunu sizlere kendinizi iyi hissedin diye söylüyor olabilirim kötü zamanlarınızda, fakat şunu asla unutmayın, sizler ne kadar kötü şeyler yaşadıysanız ve benimle ilgili bir şeyler bilmiyorsanız, size anlatmıyorsam, bilin ki sizden daha kötü şeyler yaşamışımdır, sesimi çıkartmıyorumdur, sadece yanınızda oluyorumdur. Zor zamanlarınızda elimden geleni yaparım fakat sizleri hayatıma ve kişisel dünyama -her ne yapmış olursanız olun benim için, uzak tutacağım, bunun farkında olarak yanımda olun.

Zor bir insanım, bunu kabul ediyorum, çabuk kalp kırarım, doğruları söylemekten hiç çekinmem insanların suratına o an ne düşünüyorsam söylerim, gocunmam. Bana bu nadiren yapılır, yapan insana çok büyük saygım vardır, yapmayan insanı zaten anlarım ve değerlendirmem. Bana dediklerinize, laf sokmalarınıza karşılık vermiyorsam bilin ki sizi kendime denk görmediğimden, sizi kendimden küçük görmemdendir. Çok değer verdiğim birisi her ne kadar "Kendini diğer insanlardan ne küçük, ne büyük gördüğünde üstün olmuş olursun" dedi ise bile, sen eğer bana laf sokacak kadar küçülüyorsan, üstelik bunu alenen suratıma yapamıyorsan, üzgünüm, sen bir zavallısın sevgili dostum ve ben seni kaale almam, alamam.

İhanet bu yılın modası oldu. Hayatımdaki arkadaş dediklerime en yakın olanlardan birisi basit bir şekilde bana ihanet etti, diğeri en haz etmediğim şeyi yapıp arkamdan ikinci kere konuşarak ona olan bütün güvenimi sarstı,üçüncüsünün zaten yüzüme gelip konuşacak cesareti hiç bir zaman olmayacak, hayatı boyunca üzerinde kurulan feminen otoritenin kurbanı olarak yaşayacak, dördüncüsü ile ilgili söyleyecek tek bir şeyim bile yok, şiddetli bir nehrin içinde yüzmeyi öğrenmek yerine bir oduna tutunarak boğulmayı seçerek yazık etmiş kendisine.

Neyse, ihanet demişken hayatımda gerçekten değer verdiğim tek varlığın gerçek anlamda ihanetini unutmamam gerekiyor, nasıl unutabilirim ki? Beni uyutmuyor hala, psikolojimi her geçen gün daha ağır bir şekilde zedelemeye başlıyor, zihnimin içine girmiş bir virüs gibi, kafamı içten içe kemiriyor, beni yok ediyor sinsice.

Biliyor musunuz ben son bir yıldır hissedemez bir durumda geziyorum, umursayacak enerjiyi içimde bulamıyorum, acıyamıyorum, sevemiyorum, üzülemiyorum, mutlu olamıyorum, sürekli olarak o görüntü kafamın içinde oynuyor.

Senin benim inançlarımı bu kadar yıkabileceğini gerçekten düşünemedim ben, nasıl seni hayatıma dahil ettim ki? Başta her şey sadece...basitti. Ben böyle olmasına izin vermeyecektim hiçbir insanla, seninle nasıl izin verebildim?

Bana sürekli olarak insanlarla sosyal ilişkiler kurmaktan haz etmememin kendi kendimi cezalandırma yöntemim olduğunu söylüyor yakınımdakiler. Haklısınız büyük ihtimalle, bu kadar salak olduğum için kendimi cezalandırıyor olabilirim.

Evet, insanlarla yakınlaşma problemim var son bir yıldır, bir problemi çözmenin yolu önce problemini kabul etmekten geçer.

Evet, insanlarla sosyal ilişkiler kurmaktan haz etmiyorum, onlarla konuşurken gerçekten inanılmaz derecede sıkılıyorum, eğer konu iş değilse ve insanlara diyecek bir şeyim yok ise susmayı tercih ediyorum, bu beni sosyal olarak yetersiz kılmıyor, bu beni sosyal olmamayı seçen insan kılıyor, evet, soğuk birisiyim, evet, inanın gerçekten soğuk birisiyim, siz bana bir şey anlattığınızda, anlattığınız ile ilgilenmeyi o kadar çok istiyorum ki, içimden gelmesini öyle istiyorum ki, ama içimden gelmiyor, tek istediğim eve gidip yalnız başıma kitap okumak, inanın ben bunu isteyerek yapmıyorum, gerçekten ben son üç ayda yalnızlıktan mazoşistçe bir keyif almaya başladım.

Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki aslında, konuşmak istediğim o kadar çok konu var ki, sadece gerçekten beni dinlemek isteyen kimse olacağını düşünmüyorum, yakın dostlarıma ve aileme kendimle ilgili şeyleri anlatmayı bırakalı 3-4 yıl oluyor, gerçekten bazen tek istediğim hayatımda güvenebileceğim, sırtımı yaslayabileceğim, sevebileceğim bir insanla gece boyunca yıldızlara bakarak saatlerce konuşmak.

Hey ama bilin bakalım bunu yapamıyorum, bunun sebebi görebileceğim en büyük ihaneti görmem, gördüğüm kişinin ise sevebileceğim en doğru insan olduğunu sanmam idi.

Şimdi ise sadece bünyeme alkol girdiğinde mutluluğa yakın şeyler hissediyorum, eğer sadece 2-3 saat sürecek mutluluklar için alkole ihtiyacınız var ise, hayatınızda yaşamaya değer pek bir şey kalmamıştır diye okumuştum bir kitapta, adını hatırlamıyorum.

19.09.2010

Wizards of Istanbul XII – Bir Yıl Sonrası Raporu






Aslında dün “bana yazacak çok şey çıktı, bütün bunların hepsini nasıl toparlayacağım.” diye düşünüyordum. Normalde biliyorsunuz her buluşmadan sonra, hem gelemeyenlere özet geçmek amacıyla, hem de diğer masalarda oynamış arkadaşlara başka masalarda ne gibi maceralar yaşandığını göstermek için yazıyorduk bu raporları, bir de biraz kişisel olarak içimizdekileri sizler ile paylaşmak için sanırım. Şaka bir yana, bu bir buluşma sonrası raporu değil. 12 Ay boyunca elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, imkansızlıklar tabii ki herkesin önünde engel, fakat buna rağmen bu süreci bizimle yaşamış olan bütün büyücülere teşekkür etmek isterim. Rol Yapma Oyunları ile ilgili her ay devam eden bir etkinlik olması bizim açımızdan çok önemli, sürekli farklı insanlar ile tanışıyoruz, kimileri başlamak konusunda çok tereddütlü, kimileri yıllar önce bir kere oynamış ve tekrar oynamaya fırsat bulamamış, bunun gibi bir sürü insanı elimizden geldiğince buyur etmeye çalıştık geçtiğimiz sezon, bir sürü genç arkadaş kendisine bu denli yaratıcı bir hobi edindi ve bunu geliştirmeye baktı, bir süre sonra kendi hikayelerini yazıp başka insanlarla masanın üzerinde paylaştılar, hikayeler başkaları dahil oldukça büyüdü, gelişti ve herkesin içinde bir yer edindi.

Her ay Wizards of Istanbul’da yüzlerce kişinin katılımı ile yaratılan bu hikayeler aslında o kadar önem taşıyor ki ister inanın ister inanmayın, hepimizin anlatacak bir hikayesi var, kimileri henüz bunu yazmadı, kimileri ise gerekli ilhamı bulmadı, fakat inanın hepimizin anlatacak daha çok hikayesi var.

WoI’nin hikayesi de bir hayalin el birliği ile kartopu gibi büyümesine benziyor, hikayemize dahil olduğunuz için, hikayelerinizi bizlerle paylaştığınız için bir kez daha teşekkür ederiz, sizlerin anlatacak şeyi oldukça Wizards of Istanbul senelerce devam edecek umarım. 12 Ay sizlerle çok hızlı ve çok eğlenceli geçti.

Peki bundan sonrasında ne olacak? Hikayelerimiz devam edecek, sürekli yenileri eklenecek. Bu ayın hikayelerine gelecek olursak:

Dragon Age masası ile bu ay aramızda olan Ali Emre Eyol oyuncularını Thedas dünyasının Blight’a karşı ilk savunması olan Ölüler Lejyonu’na sokarak karanlık ve fantastik bir hikaye yaşattı.

Alp Bilgin’in kahkaha ve eğlence dolu Yancılar Üniversitesi kötü adam yetiştirmeye devam etti!

Birtan Okçu’nun oyuncuları aldığım duyumlara göre zombilere karşı amansız bir mücadele içine girmiş, kaçı hayatta kaldı hala haberimiz yok.

Birtan Özsoy ise Stephen King’in Mist isimli eserinden uyarlama oyununda oyuncularına ürkütücü bir yılbaşı partisi yaşattı.

Can Sungur’un meşhur Pathfinder oyunlarında hayatta kalanlar nadirdir, genelde tinerci Pathfinder Goblinleri tarafından arkanızdan bıçaklanırsınız, bu sefer de pek farklı olmadı, ama bir kişi hayatta kalmayı başardı!

Candaş Tekman “En Uzun Süren Oyunlara Sahip DM” ünvanını koruyor, kendi oluşturduğu Altın Kıta’da hikayeleri o kadar uzun sürdü ki partiye bile katılamadılar: )

Çağlar Kalaycıoğlu bir Sphagetti Western hikayesi anlattı, kan, para ve özgürlük!

Didem Karabıyık popüler TV dizisi Heroes’un Türkiye’de geçen bir versiyonunu oynattı, uçan kahramanlar yokmuş duyduğuma göre, hatta süper kahraman olan bile yokmuş ama oyuncular feci eğlenmişler.

İlker Karaş “Sentetik Nesil” serisine devam ediyor, Cyber Punk konsepti kendisinden sorulur!

Mehmet Ortaç’ı askere gitmeden önceki sondan ikinci World of Darkness jübilesini yaptı, gelecek ay itinayla sorunuz!

Mert Günhan (Yani ben) oyuncularına Eski İstanbul’dan bir gizem hikayesi anlattı,ağzı bozuk taksicileri,meşe sopalı minibüsçüleri ve rüşvetçi polisleri ile İstanbul, Karanlıklar Dünyasından daha ürkütücü!

Mert Serim bu ay bir hikaye anlatıcısı olarak kariyerine başladı, LOST’tan farksız senaryosu ile oyuncularının aklını aldığını düşünüyorum.

Mustafa Yılmaz müstakbel bir bilim adamı olarak bilgisini konuşturmaya devam ediyor, bu adam kafaları her oyununda allak bullak ediyor.

Ozan Erdi’nin oyununda karakterler ise ne istediğini bilmedikleri bir kraldan kaçtıkça kaçtılar!

Ozan Horuk’ta bu WoI’de hikaye anlatıcılığına başlayanlardan, Karanlıklar Dünyasına 5 adet ölümlü koyarsanız ne olur sorusuna çok güzel bir cevap veriyor kendisi.

Özgün Güneş ise One Piece sevgisini her organizasyonda göstermekten çekinmiyor, her oyununda Amiral Kizaru ile oyuncularını dövüştürüyor!

Serkan Özay ve X-Men’leri her ay dünyayı kurtarmaya devam ediyor! Bu adama bir mutant akademisi lazım artık!

Yunus Caner Güner’in oyuncuları Kameriye’de kendilerinden geçmiş ve İstanbul’un yıkıntıları arasında yaşam savaşı veren insanları aramış duyduğum kadarıyla : )

Evet, benden bu kadar, gelecek ay görüşmek üzere arkadaşlar, 13.WoI sizleri bekler!

Mert Günhan

Wizards of Istanbul Organizatörü

16.09.2010

Space Bound

We touch, I feel a rush, we clutch, it isn't much
But it's enough to make me wonder what's in store for us, it's lust
It's torturous, you must, be a sorceress cause you just
did the impossible, gained my trust, don't play games it'll be dangerous
if you fuck me over, cause if I get burnt I'ma show ya
what it's like to hurt, cause I been treated like dirt, befo' ya
And love is evol, spell it backwards I'll show you
Nobody knows me I'm cold, walk down this road all alone
It's no one's fault but my own, it's the path I've chosen to go
Frozen as snow, I show no emotion what-so-ever so
Don't ask me why I have no, love for these muh'fuckin hoes
Blood-suckin succubuses, what the fuck is up with this?
I've tried in this department but, I ain't had no luck with this
It sucks but it's exactly what I thought it would be like tryin to start over
I got a hole in my heart but some kind of emotional roller coaster's
somethin I won't go on so you toy with my emotions, hoe it's over
It's like an explosion every time I hold ya, wasn't jokin when I told you
You take my breath away, you're a supernova
And I'm a...


I'm a space bound rocketship and your heart's the moon
And I'm aimin right at you, right at you
two hundred fifty thousand miles on a clear night in June
And I'm aimin right at you, right at you, right at you


I'll do whatever it takes, when I'm with you I get the shakes
My body aches when I ain't, with you I have zero strength
There's no limit on how far I would go, no boundaries no lengths
Why do we say that until we get that person that we think's
gonna be that one and then once we get 'em it's never the same
You want 'em when they don't want you, soon as they do feelings change
It's not a contest and I ain't on no conquest for no mate
I wasn't lookin when I stumbled onto you, must've been fate
But so much is at stake, what the fuck does it take? Let's cut to the chase
'fore the door shuts in your face, promise me if I cave in and break
and leave myself open that I won't be makin a mistake
Cause I'm a

I'm a space bound rocketship and your heart's the moon
And I'm aimin right at you, right at you
Two hundred fifty thousand miles on a clear night in June
And I'm aimin right at you, right at you, right at you

So after a year and six months, it's no longer me that you want
But I love you so much it hurts, never mistreated you once
I poured my heart out to you, let down my guard swear to God
I'll blow my brains in your lap, lay here and die in your arms
Drop to my knees and I'm pleadin, I'm tryin to stop you from leavin
You won't even listen so fuck it, I'm tryin to stop you from breathin
I put both hands on your throat, I sit on top of you squeezin
'til I snap your neck like a popsicle stick, ain't no possible reason
I can think of to let you walk up out this house and let you live
Tears stream down both of my cheeks, then I let you go and just give
And 'fore I put that gun to my temple I told you this {*blam*}

And I would've did anything for you
To show you how much I adored you
But it's over now, it's too late to save our, love
Just promise me you'll think of me
Every time you look up in the sky and see a star cause I'm a

I'm a space bound rocketship and your heart's the moon
And I'm aimin right at you, right at you
Two hundred fifty thousand miles on a clear night in June
And I'm so lost without you, without you, without you..