28.06.2009

Svefn-g-englar

Sigur Ros - Svefn-g-englar
Im Here Again
Inside You
Its So Good Staying Here
But I Stay A Short While
I Float Around In Underwater Hibernation
In A Hotel Connected To The Electricity Board And Nourishing
But The Wait Makes Me Uneasy I Kick The Fragility Away
And Shout I Have To Go - Help
I Explode Out And The Peace Is Gone
Bathed In New Light
I Cry And I Cry - Disconnected
A Ruined Brain Put On Breasts
And Fed By Sleepwalkers

27.06.2009

Realizm


Realizm 1850’li yıllarda Fransa’da başlamış bir akımdır, genel olarak sanatın ve sanatçıların koşullar ne olursa olsun gerçeği betimlemelerini savunuyordu. Gerçekliği hiçbir şekilde çarpıtmadan görsel bir şekilde yakalamak isteyen Realistler’in yapıtları çoğu zaman bunu bütün çıplaklığı ile uyguladığı için tepki toplamıştır, bu akımın öncüleri ve savunucuları olarak gösterilebilecek iki figür vardır. Bunlardan birisi Gustave Courbet, diğeri ise Edouard Manet’tir.

Realizm çoğu zaman eleştiri ve toplumsal gerçekçiliği ön planda tutmuştur, yapıtlarda işlenen en önemli nokta hiçbir zaman romantik öğeler işlenmemiş olmasıdır, Dünya ne ise odur ilkesini benimseyen realistler genelde kışkırtıcı olmaktan çekinmemişlerdir. Materyalist bir dünya görüşü ile İdealizm,Maniyerizm,Romantizm,Simgecilik ve Modernizm gibi akımlara karşı çıkmışlardır. O dönemin insanları genellikle resimlerde estetik öğelere, aranan güzelliğe, genel olarak gösterilen çıplaklığa alışkındılar, fakat Realistlerin tuvale aktardığı çıplaklık kavramı ile anlatılmak istenen neredeyse bir Fahişe’nin çıplaklığıdır. Dönemin sanat anlayışı çoğu kavram ile bölünmüş olsa bile hala çeşitli renk uyumları , tuval estetiği gibi konular üzerinde kendisini özgürleştirememişti, insanların yaşam sürdüğü gerçek dünya üzerinde zıt renklerle bir kompozisyon oluşabilirdi belki fakat sanat adına tuvallere yansıyan çoğu zaman bu olmamıştı, özellikle sanatçılar sürekli olarak peşlerinde koştukları evrensel estetik ilkelerinden kurtulmaya çalışmamışlardı.

Burada öne çıkarmamız gereken bir başka konu daha var, eğer yaratımlar Dünya’nın kendi içindeki kusurları kapatmaya yönelik, yani mükemmele yönelik bir estetik kavramını arıyor idiyseler, realizm tamamen kusurları olduğu gibi göstermeyi amaçlayan bir akımdı, burada şunun üzerinde durmamız gerekebilir, acaba gerçekten “Mükemmellik” kavramı “Hatalı” olan mıdır? Yoksa tamamen “Hatasız” olan “Mükemmel” midir? Bu fikirler irdelendiğinde şu ana kadar yaratılmış en mükemmele yakın, düşünebilen, sonsuz potansiyeli olan varlığı incelememiz gerekebilir; insanı.

İnsan gerçekten kusursuz bir varlık ise (ki şahsi görüşüme göre kesinlikle değil) en baştan sanatsal yapıtlara ihtiyacı olmaması gerekiyor, burada sanatı bir şekilde kişinin eksik yanlarını tamamlayan estetik olgusunu arayışı olarak görürsek zaten mükemmel olan bir varlığın böyle şeylere ihtiyaç duymaması gereklidir. Fakat ne yazık ki kusurlu olan insan kendisini böyle kabul etmekten öte sürekli sanatta ve evriminde mükemmele yakını aramış, evrensel estetik değerleri gözüne güzel görünen olarak kalıplaştırmış ve bunları tabulaştırarak sanatta çeşitli akımların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

İşte burada duralım, geçen yazımızda Kübizm ortaya çıktığında insanların kafasında çeşitli düşüncelerin oluştuğunu anlatmıştım, bundan sonra gelecek olanlar daha farklı ve daha devrim niteliği taşıyan eserler olacaktı. Gerçekten Kübizm’den sonra ortaya çıkanlar Güncel Sanat denilen olayın ortaya çıkmasına kadar bir çeşit “momentum” oluşturmuştur. Fakat ben size asıl zaman tablosunu göstermek isterim. Öncelikle elimizde bir tarih öncesi sanatı var, duvarlara aktarılan bizonlar, geyikler yada çeşitli tanrı resimleri. Bunun çok sonrasında 1300’yılları içinde başlayan ve büyük bir gelişimin öncüsü olan Rönesans var, bu daha sonra Uluslar Arası Gotik ve Klasikçilik olarak uzar gider, işte bunların tam ortasında bir Realizm var. Uzun bir doğru parçası düşünelim, bu doğru parçasının en sol kısmında Rönesans var ise tam ortasında Realizm en sağ kısmında ise Güncel Sanat var. Yani şunu diyebiliriz; Zaman geçtikçe sanat “Verilen emek ve gözetilen estetik değerler” iken , günümüze yaklaştıkça özellikle Kübizm’den sonra daha çok “Düşünce ve bunun arkasında yatanlar” olmuştur. Realizm ise bunların tam ortasında durur iki düşünceye içinde de değildir, sadece gerçeği yalın ve estetik değerlere ihtiyaç duymadan, salt bir şekilde yansıtmayı ele alır.

Güncel Sanat artık tamamen düşüncenin materyal manifestasyonundan ibaret , estetik değerler gözetmeden ortaya konulandır. Bunlar arasında emek harcananı var harcanmayanı var orası ayrı, emek harcayan sanatçılarımıza selam olsun. Sanat ve Estetik problemi günümüzde daha kompleks bir hal almışken o dönemin sanatçıları belki de her şeyi toptan halletmeye hiçbir dönem yaklaşılamadığı kadar daha çok yaklaşmıştır. Gerçekliği salt ve yalın bir halde düşünelim, sizin gerçekliğiniz, her gün gördüğünü imajlar ve davranışlar. Size sormak istiyorum, bunlar sizin gerçekliğinizi oluşturan öğeler değil midir? En azından yeryüzünde bedensel olarak bir yaşam sürdürüyorsanız siz bu kıstaslara “gerçeklik” demek durumundasınız, eğer “gerçeklik” göreceli bir kavram olmasaydı sorun burada çözülebilirdi ve bu yazıyı hiç yazmıyor olurduk.

Ne yazık ki bu kadar basit değil, insan inandığı herhangi bir şeye “bu benim realitem” dediği sürece kimse onu sorgulayamaz, zaten bu düşünceler bilinçaltını esas alan “Gerçek Üstücülük” akımını doğurmuştur. Milyarlarca insanın yaşadığı bir gezegendeyiz, burada her insanın farklı bir realite algısı olduğunu düşündüğümüzde bunu kanımca üç kategoride değerlendirmeliyiz; Bedensel realite, evrensel realite ve bilinçaltı. Bunlardan ikisi sanat tarihi boyunca işlenmiş olanlardır. Bilinçaltı Gerçeküstücüler tarafından incelenmişken,bedensel realite Realizmciler tarafından incelenmiştir. Evrensel Realite ise kanımca henüz işlenmemiş bir konudur, Güncel Sanat yapıtları daha çok Dünya’nın sorunları yada bireysel sorunlar ile ilgili cevaplar talep ederken her şeyi bir bütün olarak almakta zayıf kalmaktadır. O halde şunu diyebiliriz ki Realizm’in kırılma noktasını başlatıp nötr bir taraf tuttuğu zamanlar Güncel Sanat’ın yolunu açmıştır, Güncel Sanat ise gelecekte evrensel realitelerin işleneceği akımlara yol açacak ve böylece sanat yavaş yavaş insanlık tarihinin sonuna doğru her şeyi bir bütün olarak ele almayı başaracaktır (yada ben çok pozitif bir insanım)

26.06.2009

Lord of War


"There are over 550 million firearms in worldwide circulation. That's one firearm for every twelve people on the planet. The only question is: How do we arm the other 11? "

24.06.2009

Mert feat Kolombus

[Kolombus]
Sevgili Mert, sana mektup yazdım fakat bana dönmüyorsun.
Cep telefonumu , çağrı cihazımı ve ev telefonumu aşağıda yazıyorum.
Sonbaharda iki mektup attım sanırım almadın.
Posta idaresinde sorunlar olmuş olmalı.
Bazen adresleri çok kötü yazıyorum ondandır.
Neyse boşver, nasılsın, ailen nasıl?
Benim kız arkadaşımda hamile, yakında benimde ailem olacak.
Eğer bir kızım olursa adına ne koyacağım biliyormusun?
Arcana koymayı düşünüyorum.
Arkadaşın ile ilgili olayı okudumda çok üzüldüm.
Benimde bir arkadaşım bir kadın uğruna kendisini öldürdü.
Bunu hergün duyuyorsun biliyorum ama ben senin en büyük hayranınım.
Şu yaptığın eski stüdyo kayıtlarına bile sahibim.
Odam senin posterlerin ve resimlerinle dolu
Herneyse dostum, bunu aldığında bana dön.
Sadece konuşmak için, senin en büyük hayranın.
Ben Kolombus.

Sevgili Mert, hala aramadın veya yazmadın umarım bir ara dönersin bana.
Sinirli değilim sadece hayranlarına cevap vermemen çok boktan.
Benimle konser çıkışında konuşmak istemediysen
Konuşmak zorunda değildin fakat kardeşim Mustafa için imza verebilirdin.
O benim küçük kardeşim, sadece altı yaşında.
Soğukta sadece seni bekledik gelirsin diye.
Dört saat ve sen sadece hayır dedin.
Bu çok boktan çünkü sen onun idolü gibisin.
Ayne senin gibi olmak istiyor, seni benden çok seviyor.
Sinirli değilim fakat bana yalan söylenmesini sevmem.
Ocak'ta Kadıköy'de görüştüğümüzde demiştin ki bana yazarsan
bende sana dönerim, bak bende senin gibiyim
Bende asla babamı tanımadım
O hep annemi aldatır ve döverdi
Şarkılarında söylediğin şeyleri kendime uyarlayabiliyorum
Bu sayede kötü bir gün geçirdiğimde onları açıyorum
Çünkü başka yapacak birşeyim yok depresyondayken işe yarıyor.
Göğsümün ortasında dövmen bile var
Bazen kendimi kesiyorum ki ne kadar kanadığını göreyim
Acı benim için bir adrenalin gibi
Görüyormusun senin dediğin herşey doğru ve sen söylediğin için saygı duyuyorum
Kız arkadaşım kıskanıyor çünkü 24 saat seninle ilgili konuşuyorum
Fakat o seni benim kadar iyi tanımıyor Mert, kimse tanımıyor
Bizim gibi insanların nasıl büyüdüğünü bilemiyor
Beni aramalısın dostum, kaybettiğin en büyük hayranın olacağım
Sevgilerle, Kolombo

Sevgili bay Ben-Hayranlarımı-İplemem
Bu senin kıçına yolladığım son paket!
Altı ay oldu ve hala birşey yok, bunu haketmiyorum!
Benim son yolladığım iki mektubu aldığını bilyiorum
Adresleri mükemmel yazmıştım
Bu yüzden bu kasedi sana yollluyorum, umarım duyarsın.
Şu anda arabadayım, otobanda 90 yapıyorum!
Phil Collins'in şarkısını bilirsin "In the air of the Night"
Boğulan diğer adamı kurtarabilecek olan adam hakkındadır.
Fakat kurtarmamıştır ve Phil hepsini görmüştür.
Buda aynı şey, beni boğulmaktan kurtarabilirdin!
Tek istediğim boktan bir telefon veya mektuptu
Umarım tüm resimlerini duvarımdan yırttığımı öğrenirsin!
Herşeyi bok ettin şimdi umarım geceleri uyuyamaz ve rüyana girer bu.
Ve rüyana girdiğinde umarım uyuyamaz ve çığlıklar atarsın!
Umarım senin vicdanın seni yer ve bensiz bir an bile nefes alamazsın
Bak Mert (çığlıklar)
Kapa çeneni sürtük konuşuyorum burda!
Hey Mert, bagajda kız arkadaşım var!
Fakat ben onun boğazını kesmedim sadece bağladım ben senin gibi değilim
Çünkü boğulursa daha çok acı çeker ve sonunda ölür
Pekala artık gitmeliym neredeyse köprüdeyim
Lanet olsun unuttum bu boku nasıl yollayacağım?


[Mert]
Sevgili Kolombus, sana daha önce yazacaktım ama çok meşguldüm
Kız arkadaşım hamile demişsin, ne kadarlık oldu?
Bak gerçekten kızına o ismi koymana sevindim
Ve ilişikte kardeşin için bir imza var.
Seni şovda görmediğim için özür dilerim, seni kaçırmış olmalıyım
Bunu bilerek yaptığımı düşünmeni istemem
Fakat kendini kesmenle ilgili dediklerin nelerdir?
Unut bunları dostum
Ne kadar boktan olabilir ki?
Bir takım sorunların var Kolombo yardım alman gerekiyor.
Biraz sakinleşip durulmalısın.
Kız arkadaşın ve sen birbirinize yardımcı olmalısınız birbirinize ihtiyacınız var
Belkide ona biraz daha iyi davranmalısın
Umarım bu mektup zamanında eline geçer
Kendine zarar vermeden önce eline geçmeli
Biraz sakinleştiğinde inan herşeyin daha iyi olacağını göreceksin
Benim hayranım olmana çok seviniyorum ama anlamaya çalış
Hayranım olmanı istiyorum sadece boktan şeyler yapmanı istemiyorum
Geçenlerde haberlerde midemi bulandıran birşey gördüm
Herifin biri sarhoşmuş ve arabasını köprüye sürmüş
Bagajda ise kız arkadaşı varmış kız hamileymiş
Arabada bir kaset bulmuşlar, fakat kime olduğu açıklanmadı
İsmini hatırlamaya çalışıyorum, ismi....sanırım sendin...
Lanet olsun...


Eminem- Stan (ft.Dido)

23.06.2009

Distillers'ta iken neden böyleydin ? Aşağıdaki videodaki halin ile fotoğraftaki halin arasındaki fark neydi Brody Dalle?

21.06.2009

Spinnerette - Ghetto Love

19.06.2009

Nihilizm

17.06.2009

18 Haziran Sabahı


Sabah uyandığım gibi dışarı çıkıyorum, yemek yemeye ihtiyacım yok zaten bu saatten sonra beslenmek benim için gereksiz. Ellerime bakıyorum, yanmaya başlıyorlar, olduğu gibi ellerimdeki alevleri çevremdeki insanlara atıyorum, hepsini cayır cayır yakmaya başlıyorum. Önce işe giden bir kadın, sonra liseli bir çocuk.

Koşarak denize doğru gidiyorum, sahile indiğim vakit korkunç bir çığlık atarak binlerce kemik parçası fırlıyor sırtımdan, bir kaç dakika içinde bu kemik parçalarının çevresine deriler gerilmiş, kanatlarım çıkıyor. Canımın yanması geçmiyor, sanki sırtıma bıçak sokmuşlar gibi acıyor.

Omuriliğim ağrıyor fakat o kadar sinirliyim ki hiçbir şey umurumda değil, kanatlarımı kullanarak fezaya doğru uçuyorum, bir süre sonra ellerimin siyah uzun grotesk pençelere dönüştüğünü farkediyorum. Kollarımı arşa kaldırıp dua eder gibi yapıyorum. Dev gibi bir enerji kütlesi yaratıp bunları sahildeki insanlara, apartmanlara, bilimum okullara fırlatıyorum. Hepsi ölüyor, manyak gibi kahkaha atıyorum.

Sonra birden bire denize düştüğümü farkediyorum, denizde ahtapotlar, yosun kütleleri ve binlerce garip deniz yaratığı cesedi var, deniz anaları üstünü kaplamış hepsinin.

Tam düşerken yorganı kavrayıp uyanıyorum, saat sabahın altısı olmuş. Hemen köşemden bir paket bulup sigara yakıyorum, üzerimde hala soğuk soğuk terler var, güneş ışıkları gözüme geliyor ve ağzımdan dumanla birlikte iki kelime çıkıyor;

"Vay *sansür*"

Sonra cümlenin absürtlüğüne ve durumuma gülüyor, yazayım lan ben bunu diyorum.

16.06.2009

Tedavi

düşündüm,hep düşündüm durdum
anlamadım sandın,değil mi?
delilerin borcu olamaz.
benim için fazla değil ki.

14.06.2009

Gökdelenler


Bulutlardaki şirket gökdelenlerine at suçu
Fakat senin için olmasaydı
Bu farklı kalabalıklar da olmayacaktı
Hangisine ait olduğumu ise hiç bilemeyecektim.

11.06.2009

Neverwinter Geceleri


Geçen gece Neverwinter Nights 2 oynuyorum, şu zindan vari mapleri gerçekten beni boğduğundan 1 2 saat aralarla kendimi alıştıra alıştıra oynuyorum, birde başıma hep şu gelir bir karakter buildi yaparım kafama göre sonra guide okurken "Sakın onu yapmayın karakter çöp olur" ibresiyle karşılaşırım ve oyundan soğurum.

Gene kendime aynı şekilde animal companion olarak (Ranger oynuyorum) panter aldım, oysa ki en iyi seçim Boar veya Bear olmalıymış, şapa oturdum kaldım zaten bir bok vurduğu yok panterinde, sneak attacktan ise eser yok.

Ranger aldım almasına tek olayı dual wield zaten, FAQ'larda tavsiye etmiyor.

Gene oyundan soğudum ama bu saatten sonra tekrar karakter açamam üşendim oynayacağım sanırım.

Birde Bishop'a ne kadar uyuz olduğumu tekrar farkettim ama her şeye rağmen RPG'leri seviyorum stresimi alıyorlar.

Oyunu kapattıktan sonra uyuyayım diyorum kafamı yastığa vuruyorum fakat Elanee beni uyandırıyor ve üzerime barkskin büyüsü yapıyor ben diyorum napıyosun manyak karı o diyor kapa çeneni gene uyuyakaldın. Sonra elime bir kılıç veriyorlar üzerimde hala barkskin etkisi var kaşındırıyor kılıçta çük kadar birşey diyorum ne yapıcam bununla Elanee diyor lider sensin ne demek ne yapıcam sonra Grobnar geliyor diyorum "sigaran varmı Grobnar?" o bin türlü bahane sayıyor ama sonra bir Winston uzatıyor yakıyorum sigarayı barkskin etkisi geçiyor (niye yapmışsa Elanee) daha rahatlıyorum hep beraber aşağı gidiyoruz Orklara sürpriz saldırı yapıcaz yanımda o sırada Khelgar var amaçsızca itiyor beni sonrada kafama vuruyor anlamıyorum.

Orklara saldırıyorlar ama ben ağacın arkasına kaçıyorum sonra kavga diniyor ben animal companionumu summonlamaya çalışıyorum ama yavru bir kedi geliyor diyorum allah belanı versin gene yanlış karakter buildini yapmışım.

Elime yay alıp öyle gezeyim uzaktan vururum diyorum Elanee diyor "ok kullanamazsın sen dual wield gidiyorsun".

Böylece uyandığımda çok fazla NWM2 oynadığıma karar verip duş aldım.


Bu arada şimdi farkettim koyduğum fan artta bir sürü karakter var şimdiki partimdekinden fazla, demek ilerde bu karakterlerde gelecek, her classtan karakter mi geliyor yoksa yahu? Hmm meraklandım şimdi.

9.06.2009

Plans are Everything?



Ve onun adına, yalan derler

6.06.2009

Gurren-hen



Even if you laught at us for being reckless and rash,
Our spirit will support us on the fighting path!
If there's a wall in our way, we smash it down!
If there isn't a path, we carve one out ourselves!
The magma of our souls burns with a mighty flame!
Super Ultra Combination,Gurren Lagann!!

WHO THE HELL DO YOU THINK WE ARE?!

2.06.2009

Wilburdey VI


Çevrende neler görüyorsun? Bir ırkın yıkılışı, elektrik fırtınaları ile yozlaşan toplumsal bir maske.
Yaşadığın herşey, gittiğin her yer, aldığın her soluk ve yarandan akan her damla kan ile kurumamış gözyaşların seni bugüne getirmek için sonsuzluğa meydan okur bir şekilde çalıştılar.

Peki ama sen içindeki gerçek kimliğini dışarı çıkartabildin mi? Güneşin altında yürürken hiç gölgene baktın mı? Sana benzerliği, senin adına yansıttıkları.
Herşeyi alırken senin onurunu da götürdüler, karakterin metaforlar ve anlam bilimleri ile anlamını kaybederken, doğu yakasında güneş görünü ve sabah güneşi senin gölgeni sildi.

Wilbur sen kimsin? Yaşamını ne için yaşadın? Neden yaratıldın ? Tanrın varmı? İnandığın şeyler neler? Neden öldürdün? Angaryacılık senin için ne ifade ediyordu? Yoksa sen sadece önemli bir hikayeye giriş yapmak için kullanılan bir figüranmısın? Neden sende anlam arayışlarına çıkalım?

Unutmak istemediklerim



Küçük çocuk böylece beton zeminde koşmaya başladı, biliyordu ki günü geldiğinde bu yaşadığı güzel anılarını hatırlayamayacaktı. Zaman ve mekan kavramı onun için sadece geçmişin gölgesi olacaktı. Bunu ona anlatmaya çalıştığımda ise beni tanıyamadı, ben onun geçmişinde yaşayan geleceğinin uzantısıydım. O ise benim geleceğim de varlığını sürdüren geçmişimin uzantısıydı. Sebebini bilemiyorum, son zamanlarda yatağında uzandığında tek hatırladığı ise sadece o tatlı nostaljik hissin hafızasında bıraktığı tatlı akşam güneşli görüntü.

Hatırlıyorum veya uyduruyor olabilirim, 1994 yazında Heybeliada'a Coşkun'un evinde (mekanın adını böyle hatırlıyorum orası bizim yazdan yaza kiraladığımız evdi, Coşkun'un evi derdi annemler) terasta oturuyordum, aslında düşünüyorum da dün yaşadığım şeyleri unuturken bu Coşkun'un evi anım çocukluğumla ilgili kalan nadir anılardan. Herneyse, Coşkun'un eviyle ilgili anlatacağım anım çok enteresan değil, fakat geceleri kafamı yastığa koyduğumda hep bunu hatırlarım. Terastayız, arka planda hafif bir radyo müziği var kimi zaman statik haline dönüşüyordu bu müzik. Arkadan motor sesleri duyuyorum, çok tatlı bir şekilde. Hayır motorsiklet değil, adada o dönemlerde motorlu taşıt bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar vardı. Bu ufak denizde giden motorlardan, taka taka taka diye bir sesi var. İşte ben o sırada üstü kapalı terasta oturuyorum, büyük büyük annem birşeyler ile ilgileniyor, motorun sesi arkadan tatlı tatlı yankı yaparak geliyor, kilise çanlarını duyuyorum, hava çok tatlı bir akşam üstü, birazdan yemek yiyeceğiz sanırım, paramız var o dönemler mangal yapmak şimdiki gibi seneden seneye yaptığımız birşey değil, yemek için annemin çağırdığını duyuyorum.

Lanet olsun ki buraya kadar hatırlayabiliyorum, ciddi ciddi bunun gerisini hatırlamak istiyorum fakat hatırlayamıyorum, bu kadarını hatırladığımda bile korkunç bir huzurla dolup uyuyabilir kıvama geliyorum.

Gerisinde ne olduysa beni bu günlere getirdi, keşke hatırlayabilseydim.