31.05.2010

Ruh Halleri III

Çoğunluğun parçası olmaktan koptuğum bir an gelmişti, önce bakışlar, sonra kurulan garip,anlamsız ve sessiz bir dil, camın ardındaki bakışlar donuk bir şekilde dönmüştü, emin olamamıştım fakat camın ardından bana bakıyordu, buzlu olsa bile cam yönü belliydi bakışların.

O andan sonra metafizik işlemeye mi başladı yoksa aslında her şey sayılardan falan mı ibaretti bilemiyorum, o kadar çok tesadüf ve farklı yollar var ki, bunun üzerine düşünmeyi reddediyorum.

Birde bazı anlar var sadece o ana kadar yaşasanız sizin için yeterlidir, bir ifşa anıdır ruhun içindeki, aydınlanma ve karakterinin içerisinde huzura kavuşma anıdır, işte o anı yaşadığın vakit geri kalan bütün saniyeler, dakikalar ve her şey boş gelmeye başlıyor, birden bire "yaşam amacı" denilen şey gidiyor aklından, bir karar vermiş oluyorsun gerisini ise zamanın kapılarından içeri atıyorsun.

Çok düşündüm, neden böyle oldu diye, her şeye cevabı olan benim bu sefer buna bir cevabım yok.

Metafizik ile çoğu şeyi açıklayabilirim tabii ki, bunu yerseniz eğer.

Fakat şunu da çok iyi biliyorum, benzer bir şeyi daha önce yaşamıştım, ondan sonra ayaklı bir arete dönemine girdiğimi hatırlıyorum, iyi veya kötü, acı işe yarıyor, acı senin için çalışıyor.

Bugünlerde yazmak kolay geliyor, beynimin arkasındaki tıkanmış damarlar açılmış gibi, fakat, dönüştüğüm şeyin iyi mi kötü mü olduğundan emin değilim.

Bir canavara dönüşüyor gibiyim çünkü.

Ve bu hoşuma gidiyor.

Hiç yorum yok: