26.05.2010

Ruh Halleri II

Bazen, sadece bazen akşam güneşi ile tekrar o eski his geliyor. Çocukluğumun kayıp parçacıkları sanki toz bulutlarında saklıymış gibi.

Bundan nefret ediyorum.

Nefret etmemin sebebi bana artık sahip olmadığım bir geçmişi hatırlatması, psikozlarımın daha oluşmaya başlamadığı, sağlıklı olduğum bir geçmiş belki de.

Psikolojik problemlerim olduğunu kabul etmek durumundayım, yaşadığımız bu metal ve elektrik çağında kimse de psikolojik sorun yok sanki diyerek durumu belirli mantıksal sınırlar içerisinde oturtup kendimi normal nüfusun arasına gururla katabilirim fakat bunu sonsuza kadar yapamayacağım aşikar.

En kötüsü ise o nostalji hissi değil, en kötüsü gece kafamı yastığa koyduğumda (ki belirtmem lazım uyumak için baygınlık derecesine varacak kadar geç saatte yatmış olmam gerekiyor.) karşı karşıya kaldığım deliliğim, o büyük, karanlık, habis delilik zihnimi zehirli bir duman gibi çevreliyor.

Düşünmeyeceğim şeyler, yapmayacağım hareketler, planlamayacağım günahlar, hepsi kafamın içinden bir bir geçiyor, kişisel günah defterim gibi, kendi kendini tamamlıyor resmen bu defter, içerisinde o kadar ürkünç şeyler var ki.

Beyaz odam var tabii birde, çok ihtiyacım olduğunda sığındığım yer orası, beni koruyan,kollayan,nefretle karışık saygı besleyen bir alt-ego'ya sahibim orada, en azından bana karşı dürüst.

Yendiklerimin ve yaptıklarımın heykellerini koyuyorum oraya, kişisel ödüllerim ve eski ekipmanlarımı koyduğum yerde orası, acaba herkesin böyle bir yeri var mıdır? Böyle bir yeri olan kimseyle tanışmadım daha önce, öte yandan böyle bir yeri başka bir insana daha açmadığımı fark ettim.

Aslında farkettim ki hiçbir kız arkadaşıma kişisel olarak bu mekanı ben açmadım, duygusal olarak bir şeyler paylaştığım insanlara bile açmadım, kimseye beni doğru dürüst tanıması için fırsat vermedim, vermiyorum, vermemeye devam ediyorum.

Bunun en büyük sebebi eğer bir insana tam anlamıyla her şeyi olduğu gibi anlatırsam bunu kullanacağını düşünmem, klasik şeyler aslında, öte yandan gizli bir yuvam olduğu için kendimi mutlu hissediyorum, sonuçta orayı birisine tarif edersem eğer yolunu bulup bir şekilde beni orada yakalayabilir ve bunu kesinlikle istemeyiz.

Bir süredir ise insanları umursamıyorum, uzun süredir huzurlu olmadığım kadar huzurluyum, insanların dertlerini, tasalarını, duygularını ve düşüncelerini üzerime almaktan öylesine yoruldum ki birden bire ruhsal olarak başka bir kimliğe büründüm, nasıl başardım bilmiyorum.

Kesin bildiğim bir şey var, sancı geç saatlerde geliyor.



Hiç yorum yok: