26.09.2009

Like a Boss

24.09.2009

The Dante's Inferno Test has banished you to the Seventh Level of Hell!
Here is how you matched up against all the levels:
LevelScore
Purgatory (Repenting Believers)Very Low
Level 1 - Limbo (Virtuous Non-Believers)Very Low
Level 2 (Lustful)High
Level 3 (Gluttonous)Very High
Level 4 (Prodigal and Avaricious)High
Level 5 (Wrathful and Gloomy)Extreme
Level 6 - The City of Dis (Heretics)Low
Level 7 (Violent)Extreme
Level 8- the Malebolge (Fraudulent, Malicious, Panderers)Extreme
Level 9 - Cocytus (Treacherous)High

Take the Dante's Inferno Test

13.09.2009

Great Teacher Onizuka Opening



Crash! Im in the coolest drivers high!

11.09.2009

Yokedilebilen ve herşey


Burada iletişim araçlarının genelinin aslında materyal bir obje olması sorun teşkil ediyor. İnternet ve Medya ağlarına baktığımız vakit aslında hepsinin kaynağının fiziksel boyutları ne kadar olursa olsun en nihayetinde materyal objeler olduğunu görürüz. Borsa, ticaret, para, yaşam,savunma,cinsellik gibi hayatın pek çok alanında büyük oranlarda dominasyon sağlayan internet ağlarının sadece serverlara fiziksel bir güç uygulandığında çökecek olması demektir bu.
Manyetik alanlar bozulduğu zaman bildiğimiz anlamdaki modern yaşamın bir anda yok olması demek bu. Bütün insanların duygularını düşüncelerini bir ağ halinde birbirine bağlayan bu yapay dünyanın çok basit nedenlerle tamamen yok edilebilir olması onu anlamsız yapabilir mi gerçekten bu benim cevap aradığım sorulardan birisi uzun süredir.

İnsanların beyninde oluşturulan simülasyon olgusunu yaratan aslında başından beri ilkel içgüdüler olmalı. Eğer yaşam simüle edilmiş bir gerçeklik olarak düşünülürse pekala insanın temelinde yatan özünden çıkış alarak kurduğu karakteri ve toplumdaki yeri bir nevi kabul edilebilir oluyor. Din gibi kavramların ortaya atılması ile özellikle insanlar yaşamlarında kendilerini ulvi amaçlara sahip bireyler olarak görebiliyor, anlam arayışlarını yanlış yerlerde yapabiliyor ve en önemlisi kendini diğer şeylere kapatabiliyor. Kafamızda simüle edilen gerçekliğin sınırlarının ortadan kaldırılması bir nevi sanat ile mümkün kılınabilir. İnsanlar önlerine hazır gelen şeylerle kendilerini limitlerler. Medya manipülasyonlarının ve sürekli sonu gelmez dizilerin, yarışmaların, asparagas haberlerin en büyük amacı budur, zihinlerin odağını daraltmak, kişiyi küçülen dünyasında hapsetmek ve orada kalmasını sağlamak.

Sanat insanları bu kapıdan çıkmaya davet ediyor bir nevi. Kişinin kendine özel yaratımları ve yaratma gücünü farketmesinin insanlar üzerinde etkisi muazzam. Özellikle güncel sanat yapıtlarında interaktivite bu sebeple önemli bir faktör, insanları ortak bir yaratıma dahil etmek ve bunun içinden kendi fikirlerinin oluşmasına yardımcı olmak, bence bu sanatçının en önemli misyonu olmalı ki burada tekrar "farkındalık" kavramına geri dönüyoruz sanırım.

Buna biraz ayna içinde ayna etkisi denilebilir. Her bakışta kendini görmek fakat aslında kendi yansımanın yansımasının yansımasındaki derinliğe şahit olup özgürleşmek belki.

Tabii hepsi tartışmaya açık her zaman ki gibi.

6.09.2009

Antagonist olmak




İşte bunu seviyorum!

4.09.2009

Arkanı dönersen yüzünü görmem


Herşey öyle başlamamıştı aslında, herşey çok daha farklı başlamıştı, diğer insanların anlattıkları gibi değildi. En azından ben öyle hatırlamıyorum.

Bir çukura düşmüştüm orası kesindi, derin fakat gözlerimi kıstığımda görebiliyordum, o an körlüğün kötü birşey olabileceğini düşündüm, hoş değildi ve istemiyordum.

Ellerimle yeri yokladım, soğuk ve davetkar değildi, oradan gitmemi istiyordu, bu isteğine boyun eğdim.

Işıklar gözlerimi kamaştırıyor ve gözlerimden sular geliyor, tuzlu, insansı sular bunlar, gözyaşı denildiğini okumuştum bir yerlerden, hangi geçmişe dair olduğunu hatırlamıyorum.
Aslında onca yaptığım şeyden sonra böyle bir sonu bekliyordum kendime, hepsine yardım etmeye çalışmıştım, hepsini sevmeye çalışmıştım, onlar gibi yemiş onlar gibi yaşamıştım, beni aralarına kabul etmelerini istemiştim. Fakat benim türüm çok daha farklıydı, beni sevmediler ve hep benden korktular, annem bana yabancılarla arkadaş olmamamı söylemişti. Benim türüm yalnızdı ve hep yalnız kalacaktı.

Çocukluğuma dair birşeyler hatırlıyorum, flu. Babamı hatırlıyorum, yaramazlık yaptığında beni odama kapatır ve çıkmama izin vermezdi, dayak yerdim fakat beni sevdiğinden dövdüğüne emindim. Annemi hiç tanımadım, büyük ihtimalle babamın birlikte olduğu herhangi bir kadındı, beni doğurduktan sonra babamın onunla işi bitmişti, annemi tanımadım ben babamı tanıyorum sadece.

Soğuğu artık çok daha iyi hissediyorum, geldiğim yerde her mevsim sıcaktır bunu size söylemek istedim şimdi. Mevsimlerle aram iyi olmadı buraya geldim geleli, çok çabuk değişiyorlar ve ben sıcağa alışığım, böyle nemli yerlerde kendimi iyi hissetmiyorum, böyle tasarlanmamıştım ben.

Bütün ölü kardeşlerime selam olsun, hepsini geçtiğim için özür dilerim, kaybetmemişim belkide hayatımdaki ilk yarışı varolurken, sonra herşey kayıp ve güç geldi, belkide rahime doğru giderken ki çabam tüm hayatım boyunca vermeyeceğim çabaların toplamıydı.

Sonra seni hatırladım, yanımdayken ve seninleyken herşeyin ne kadar sıcak olduğunu, aynı vücudu paylaşırken herşey çok daha güzeldi, arkanı dönerken yüzünü seçebiliyordum bir anlığına.

Aklım karıştı, konudan uzaklaşıyorum, fazla alışmışım kendim ile ilgili konuşmaya.

Pardon, unuttum işte.

Konuşmayalım biraz, sessizlik iyi gelir.

Arkanı dönersen yüzünü görmüyorum, dönme.

Lütfen arkanı dönme, yüzünü seçmek istemiyorum, geleceğim sağ tarafımda ise sen solumdasın ve arkanı dönersen hoş şeyler hatırlamayacağım, lütfen dönme.

Hayır arkanı dönme.

Pardon gene konudan uzaklaşıyorum.

Nemli ve yosunlu bu alan canımı sıkıyor, yosunlar gözlerime ve ağzıma giriyorlar, konuşamıyorum sayıları birden fazla, sayamıyorum çünkü yavaş yavaş gözlerimin içine giriyorlar, bu hoş değil ve bağırıyorum.

Babamı çağırıyorum, babam gelmiyor, babam yok, babam öleli çok yıl olmuş, babamın suratını hatırlamıyorum, baba neredesin ?

Ah hayır sen arkanı dönmeyeceksin, arkanı dönersen lanet beynini kafandan çıkartır ve vücudundaki bütün sinirleri teker teker parçalarım.

Orospu

Arkanı dönme tamam mı ? Beni böyle görmeni istemiyorum sebebi bu aslında,utanç içindeyim, beni böyle görme.

Yemin ederim arkanı dönersen omurganı parçalayacağım, yemin ederim arkanı dönersen seni bir daha sevmeyeceğim, seni sevmiyorum. Arkanı dönme tamam mı? Seni seviyorum.

Arkanı dönersen yüzünü görürüm, arkanı dönme tamam mı ?

Şimdi olmaz, yosunların suratımdan çekilmesini bekliyorum, biraz beklersen eğer ağzımdan ve burnumdan çekilirler eminim, ben kötü şeyler yapmadım beni neden öldürmek istesinler değil mi?

Konuşmayalım iki dakika, konsantre olmalıyım.

Arkanı dönme ama.

Şimdi bekliyorum, yosunlar bütün vücudumu kaplıyor, derim nefes alamıyor sanki, çok sıkışık oldu, bana fırında hapis olduğum günü hatırlatıyor, fakat orada hareket edebiliyordum.

şşt, arkanı dönme, birazdan geçecek tamam mı?

Birazdan normale döneceğim ve sen beni gene seveceksin tamam mı?

Hayır hayır lütfen arkanı dönme

Arkanı dönersen senin canını çıkartmak zorunda kalırım, arkanı dönersen asla herşey aynı olamaz.

Arkanı dönüyorsun, arkanı dönme demiştim.

Tamam arkanı dönebilirsin, ama bana bakma tamam mı?

Hayır, senin sevgini istemiyorum.

Hayır, sikeyim seni.

Orospu.

Sen bir orospusun.

Pis bir orospu.

Bana bakma demiştim.

Arkanı dön.

Nefes alamıyorum.

Lütfen bana bakma

Nefes alamıyorum yalvarırım bana bakma, sen bakarsan ben öleceğim.

Ölmek istemiyorum.

Bana bakma ....

Bakma bana...

Anne...


3.09.2009

Bounen no Xam'dou


I have this vacancy in my heart
There's just something that's always tearing me apart
I don't know why I ever let you go
Now, there is no one to bear with me


2.09.2009

Bro Fist


Ben bir insan ahbabıyım, insan ahbabı duygularına sahibim, Mars'ta yaşıyorum, Kapitalistim.


Cebir Soruları


Bir tren 80km hızla istasyona yaklaşmaktayken frenlerinin çalışmadığını farkeder. Yardımsever bir samuray yolcu istasyonda bekleyenlerin kafalarını keserse trenin duracağına karar verir, trenin durması için kaç tane yolcunun kafasını kesmelidir?

1.09.2009

Allah belanı versin Neil Blomkamp






Bu filme sequel yapmazsanız, bir District 10 gelmezse, bilinen bütün Tanrılar belanızı versin. Ulan orospunun evladı, "Film çok başarılı olursa belki bir sequel yaparım" demişsin, sonrada "Yapacağım proje District 9 evreninden bağımsız olacak" diyorsun. Sen böyle bir şaheser yarat, Dünya'nın en sağlam bilimkurgu filmini yap, deliler gibi yarıda bırak hikayeyi, sonra git bunları de, senden nefret ediyorum Neil Blomkamp, kendini beğenmiş piç kurusu. Ama ben biliyorum sen bu filme bir sequel yapmayacaksın, göt gibi bırakacaksın bu güzelim filmi, işte o zaman kaltak, işte o zaman senin vücudunu kendi ellerimle parçalayacağım, o zaman öldüreceğim seni. Bir insanın hevesi bu kadar kursağında bırakılmaz, resmen Wikipedia'da "Sequel" kısmını okurken kalbim güm güm atmıştı, ve sen bunu dedin, sen bu filme bir sequel yapmayacağını söyledin...Umarım götüne girmiştir District 9'un başarısı adi şerefsiz, bu kadar asabımı bozdun...