9.11.2010

Kabullenilen İhtiraslar ve Anoreksiya

Ben artık çok yoruldum. Biliyorum, bu sayfalar senelerdir benim bir takım şeylerden yakınmama ve zihnimin karanlık kısımlarına maruz kaldılar. Biliyorum bütün sözler ve düşünceler sanki yanarken bir yandan kararan bir kağıt parçası gibi kararttı burayı, içimi, içinizi.

Ben artık çok yoruldum, ben artık ruhumun ve bedenimin kaldıramayacağı yüklerin altına sokulmaktan yoruldum, ben artık her nefes alışımla hayat ve ölüm ile yanan bu bedeni taşımaktan inanılmaz yoruldum, metaforlar ile kendimi ifade etmekten yoruldum, sürekli olarak insanların aynı hataları yapıp aynı sonlara doğru ilerlediklerini görmekten yoruldum. Ben artık bütün maruz kaldığım şeylerin karşısında duygusuz bir şekilde omzumu silkmekten yoruldum.

Küçüklüğümden beri neden bu kadar duygusuz olduğumu sorguluyorum kendimce, belki artık sormamalı ve kabul etmeliyim bir takım şeyleri. İçimde çelişkiler yok, kendimce düşündüğüm, öğrendiğim ve uyguladığım basit cevaplar var her şeye. Basitçe kendi kendimi kendi kafamın içine hapsetme durumumdan doğan bir takım sıkıntılarım var, içeriye kimseyi dahil etmiyorum, edemiyorum, o beyaz odaya ben ve kardeşim dışında kimse giremiyor ve giremeyecek.

Kafamı yastığa koyduğumda, en kötü günümde, en içten şekilde ölmeyi dilediğim günlerde, başıma ne gelmiş olursa olsun, ne sıkıntı yaşamış olursam olayım, ne ihaneti görmüş olursam olayım benim tek sığınağım kafamın içindeki o beyaz, zaferlerim, kişiliklerim, göz yaşlarım ve ihanetlerimden oluşturduğum heykellerin bulunduğu o bembeyaz mermerden oda. Oraya her gittiğimde beni bekleyen birisi olduğunu biliyorum, benim tek gerçek ailem, benim tek gerçek kardeşim, benim üzerimde tek hakka sahip kişi orada beni bekliyor olacak her zaman, bana neyi yanlış yaptığımı söylemek için, ben ona hep aynı hayal kırıklıkları ve yaşamıma dair garip durumlar ile gideceğim ve soracağım.

"Gene sen haklı çıktın, neden böyle oldu?"

Diyeceğim. O ise simsiyah, uzun mu uzun bedeni ve kollarını uzatıp pençeleri ile benim omzuma dokunacak, iğne gibi sipsivri dişlerden oluşan, sürekli olarak sırıtan (ne olursa olsun o hep gülecektir, çünkü o asla üzülmez) ağzını açıp bana karşı sarkastik, suçlayıcı ve bir nebze olsa teselli edici tiradına başlayacak.

"Sen kardeşim." diyecek. "Sen kardeşim, öğrenemedin."

Ben ise onun bana anlattıklarını tekrar dinleyeceğim, tartışacağım "Hayır böyle olmadı bu sefer denedim." diyeceğim.

Beni dinledikten sonra bir kahkaha patlatacak ve "İzin ver bana, bir kaç ay sürücü koltuğuna beni koy." diyecek.

Bunun ömrümden götürdüğünü biliyor, beni mahfettiğini biliyor, o aylarca geçmeyecek Anoreksiya'nın vücuduma hakim olacağını biliyor, çok hızlı bir şekilde sağlığımın bozulacağını bal gibi biliyor, fakat bunun işleri benim için yoluna koyacağını da biliyor, beni kurtaracağını da biliyor.

Ben ise kabul edeceğim tabii ki, aylarca göz kapaklarının arkasındaki dünyadan izleyeceğim bütün olan biteni, yarı rüyada gibi, orada dinlenecek ruhum, kardeşimin beni kolladığını bileceğim, orada olduğunu, benim için savaştığını bileceğim.

Aylar sonra vücudum mahfolurken geri geleceğim, bitmiş olacak her şey, fırtına geçmiş olacak. Beyaz odam bir süre için onun dinlenmesi için kapalı kalacak, oraya ben bile giremeyeceğim, ama geçmiş olacak, değil mi ? Bitmiş olacak.

Her seferinde insanlıktan daha çok uzaklaşıyorum bu başıma geldiğinde, böylece hayatta kalabileceğimi garantilemiş oluyorum, yaşayacağımı garanti ediyorum,ruh sağlığım her geçen gün daha güçleniyor, vicdan, duygu, aşk, sevgi gibi şeylerden her geçen gün daha uzaklaşıyorum, kimseye bağlanmamayı ise ben seneler önce öğrendim.

İşin en güzel kısmı ne biliyor musunuz? Ben sadece kendi ihtiraslarımın, kendi çelişkilerimin, kendi güce olan açlığımın kölesiyim aslında, beni motive eden şey ise kendime olan dürüst nefretim, çünkü ben insan olduğumun farkındayım.

Günün birinde bana bir arkadaşım "Kendinden neden bu kadar çok nefret ediyorsun?" diye sormuştu.

Buna çok tepki göstermiştim.

Şimdi ona minnettarım.

Çünkü Tanrı kendinden nefret etmeseydi, bizi kendi suretinde yaratmazdı.

Ben sadece kabullenmiş bir kişiyim.

Ben benim.

Siz olmasanız bile varlığımı teyit edebilirim.

Hiç yorum yok: