9.03.2014

Sıcak bir yaz gününde, bindiğim hiçliğe doğru giden trende bir kumarbaz ile karşılaştım. Uyuyamayacak kadar çok yorulmuştuk, önce birbirimize, sonra camın ötesinde duran karanlığa baktık. Sıkılmıştık, konuşmaya başladık.

Dedi ki "Evlat, ben hayatımı insanların yüzlerini okuyarak kazandım. Gözlerinde kartların yansımalarını görerek yaşadım. Eğer izin verirsen, AS'larının bittiğini söyleyeceğim. Bu yüzden, eğer viskinden tatmama izin verirsen, bırak sana biraz tavsiye vereyim."

Ona şişemi uzattım, son damlasına kadar içti, bir sigara yaktı, ateş istedi.

Sonra gece çok sessizleşti, kumarbazın yüzü en az gece kadar ifadesizdi.

Dedi ki "Evlat, eğer bu oyunu oynayacaksan, doğru oynamayı öğrenmelisin."

"Kartları nasıl tutman, nasıl kırman gerektiğini, ne zaman çekilmen gerektiğini, ne zaman kaçman gerektiğini bilmen lazım. Paranı masanın üzerindeyken saymayacaksın, kazandıktan sonra, saymak için yeterince vaktin olacak."

"Her kumarbaz bilir ki, hayatta kalmanın sırrı, neyi ne zaman elinden çıkartıp ne zaman tutacağını bilmektir. Çünkü her el kazanan, her el kaybedendir. Ve bazen sadece uykunda ölmeyi umarsın."

Sonra konuşmasını bitirdi ve cama yaslandı, sigarasını kırdı, uykuya daldı. Ben ise karanlıkta, kumarbazın son fısıltılarında saklayabileceğim bir AS bulmuştum.

Hiç yorum yok: