20.02.2011

Ruh Üşümesi III

Anlamlar, anlamlarını ben onları aktarmaya başladığımda kaybediyordu. Bütün dünyanın sonunda, bütün duyguların anlamsız bir şekilde bulandığı insan zihninde, kapana kısılmışçasına uçup gidiyorlar onun ve geri kalanların zihninden. Sarf edilen kelimeler çok geçmişte, konuştuğumuz sahil artık bize ait değil, verilen sözler başka bir geçmişin.

Dışımda bütünlük aynı, bazen değişik, bazen değişiğiz. Olmuyor, yapamıyorum, yapmak istemiyorum belki, sebeplerini bilmiyorum, sadece yazıyorum, bir şekilde bütünlük kayboluyor, sonra tekrar beliriyor.

Kelimeler ağzımdan soğuk bir kış günü çıkan duman gibi akıp gidiyor. Ne anlama geldiklerini bilmiyorum, bir gün böyleyim, bir gün değişik.

Başımı koyduğum yer bize ait değil gibi, yaşanılan anılar gerçek değil gibi, neyin ne zamana ve neden ait olduğunu bilmiyorum.

Söylediğim şeylerin gerçekliğinden korkuyorum, bir zamanlar gerçek olmuş olabilme ihtimalleri beni ürkütüyor, başka bir geçmişe dair yaşanılanlar.

Başka evrenler var, başka evrenler yok, oralara gitsem bile beni artık tatmin etmiyor, etmeyecek, elektrikli ve oldukça yapay herşey.

Gerçeklik neydi peki? Kahverengi gözler artık yorgun ve fotoğraflarda, gerçeği ise sadece zihnimde bulunan bir olgu.

Bunun üzerinde düşünmeyi reddediyorum, sonra bunun üzerine düşünmeyi ve kendime zarar vermekten hoşlandığımı farkediyorum.

En acı şey ise, hayatımın içindeyken bile, kendime işkence etmekten mutluluk duyuyordum.

Sonra o mesaj geliyor, uyanık mısın.

Uyanık değilim, hiç uyanmadım.

Hiç yorum yok: