12.04.2009

Geçit


“Geçit”

“Yaşamak izler bırakmaktır.”

“Geçmişin gerçek yüzü hızla kayıp gider. Geçmiş, ancak göze göründüğü o an, bir daha asla geri gelmemek üzere, bir an için parıldadığında, bir görüntü olarak yakalanabilir.”

Der 20.Yüzyılın en önemli fakat anlaşılamamış düşünürlerinden Walter Benjamin.

Geçtiğimiz yollar, zaman içinde varmaya çalıştığımız o nihai “son” ve belki de asla bilemeyeceğimiz “sonlar” ile bıraktıklarımızın zaman içerisinde kavuştuğu anlaşılmaz yankılar bizleri bu sonu gelmeyen tüketim toplumuna kendimizi sonsuza dek “üretmiş” bir insan etiketiyle bıraktığımız yerlerdir.

Yaşadığımız yaşam ve bu yaşam içerisinde geçtiğimiz farklı duygularla bezenmiş metaforik geçitler kendi varlığımızı kimi zaman sorgulamaya, kimi zaman ise benliğimizin gizlenmiş köşelerindeki o asla tanıyamadığımız “bizle” tanıştırır.

Geriye kalanlar ve bırakılanlar, Walter Benjamin gibi “Toplayıcıların” gözlerinde tarihin o gizlenmiş ve maddeci tarihçilerin değiştirdiği “gerçekler” ışığında kimi zaman unutulur kimi zaman ise toplumun gözü önünde “değer” kazanmak adına yüceltilir.

Bizler ki tarihin bilinmeyen (cek) kişileri, hatırlanmayan “hepadamları” “anonimleri” zaman geçtikçe kolektif bir bilinçaltı haline geliriz.

“Geçitler” bizleri kendi başımıza kişisel tarihimizle yüzleşmeye, kimi zaman köklerimizi bulmaya davet eden, herkesin sahip olduğu ve olacağı basit veya karmaşık labirentlerle dolu yolculuklara davet eden yapılardır.

Bu kimi zaman annenizin odasına açılan bir kapı olur, kimi zaman sizleri sevdiğiniz kişinin kollarına götüren yegane otoban olur, yada asla kaçamayacağınız ölümünüze götüren tabutunuz olur.

Geçitler hep oradadır, tarihin tozlu sayfalarında geriye dönüp biraz daha “us” bir şekilde kendinizle yüzleşmeye hazır olduğunuzda anahtarı bilinçaltınızda bulunan ve bulunmuş yollar,pasajlar,altgeçitler hep oradadır.

Bazen geçitlere gidecek başka geçitlere yolumuzun kaybolmaması için bizden sonra gelecek ve “kendi” adını haykırmaya cesareti olacak insanlara küçük ipuçları bırakırız. Bizden sonra gelebilsinler, yollarını kaybetmesinler,başarılmış olanın üstüne çıkabilsinler, kendilerinden iz bıraksınlar diye ve kimi zaman onları seviyoruz diye.

Kişisel olan gizli olandır,gizli olan özgür olandır,özgürlük kafamızda olandır,kafamızda olanlar hayallerdir.

Yaşamak geçitlerden geçmek, sonunu kimsenin bilmediği bir yolculuğa çıkmak ve bu yolculukta peşimizden gelecek olanlara iz bırakmaktır.
Bütün bu yolculukta tarihin peşinden bu heyecanlı dramanın sonunu görmek için gelen herkes kardeşimizdir.

2 yorum:

inesis. dedi ki...

"kişisel olanın gizli, gizli olanın özgür, özgür olanın kafamızda" olduğuna katılmasam da, özgürlüğün kafamızda değil, başkalarının kafalarıyla yan yana kurulacak, kazanılacak falan bir şey olduğunu düşünsem de, güzel, düşündürücü bir yazı. geçit metaforunu hep çok sevmişizdir zaten biz frankfurtspor taraftarları.

fakat şey, ufak bi düzeltme, benjamin 20.yüzyıl düşünürüdür (19.yüzyılın başkenti paris diye kitap yazmış olsa da) =)

Mert Günhan dedi ki...

Teşekkürler Mehmet okuduğun ve zaman ayırdığın için.

Düzeltme konusunda ise ayrıca teşekkür ederim : )