27.12.2011

Sen bana sorsan söyleyemem mesela, sebeplerimi sorsan, yaptığım şeyleri neden yapmış olduğumu sorsam sana söyleyemem, kimseye söyleyemem sanırım.

Yaptığım şeyleri neden yaptığımı bilmediğimden değil, yaptığım şeylerin sebeplerini biliyorum, lakin kendime bile söylememeyi tercih ediyorum, bunu ben böyle yapıyorum, çünkü ben kendimle böyle yaşayabiliyorum.

Kendine aynada bakmak ile alakası yok mevzunun, ben aynada bile kendime bakmayı tercih etmezdim senin yerinde olsaydım. Gerçi ben daha kötü durumdayım, bak İngilizce yazmıyorum bu sefer bunu mesela.

Çaresizlik çok kötü, çaresizlik çok fena.

Hal böyle olunca elimden bir şey gelmiyor gerçekten, kendimle ilgili, başkasıyla ilgili, elimden hiç bir şey gelmiyor, alışkanlık değil, gerçekten öyle.

Anlatmak ve yazmak istediğim çok şey var aslında da ne bileyim, olmuyor artık, ellerim ve beynim kireçlenmiş gibi, eskisi gibi yazmıyorum, insanları eskisi gibi dinlemiyorum, eskisi gibi değil çoğu şey, ben de değilim tabii.

Keşke ben kendimi senin kandırdığın gibi kandırabilsem, burada bunu derken senin beni kandırdığın gibi kandırmaktan bahsediyorum, yoksa ben kendimi kandırmam.

Gerçekten.

Bazen o kadar fazla sorun oluyor ki kahverengi dalgalı saçlı güzel kadınlar bile kurtaramıyor seni.

Çoğu şeyi bilmiyorum, bilmediğini farketmek güzel, boşluk güzel, bunun farkına vardığında rahatlıyorsun.

Toparlanamadı siktiğimin dünyası, hala toparlanamadı.

Hiç yorum yok: