22.09.2010

Ruh Halleri VI

Değişmedi gibi geliyor, senelerden sonra hiçbir şey değişmemiş gibi geliyor sanki. Helen Marnie'nin sesi geceler boyunca kulaklarımda yankılanıyor, "International Dateline" diyor, "Let's End It Here" diyor. Helen'e katılmadan edemiyorum, sadece zaman akışını durdurmak istemediğim için kendime her zaman daha fazla zaman vermem gerektiğini bilen birisiydim. Fakat artık her şey o kadar çabuk değişiyor ve gelişiyor ki, buna katlanmak gerçekten zor, hüner istiyor ve bu hüner bende yok gibi.

Son bir yılda hayatımda o kadar çok şey değişti ki, artık neyin gerçek neyin yalan olduğunu ben farkedemez duruma geldim. Benden yardım isteyen herkese yardım etmek için var gücümle uğraştım, bana ait olan tecrübelerimi damla damla insanlara anlattım ki benim düştüğüm hatalara düşmesinler, bunun sonucunun ne kadar faydalı olduğu tartışılır.

Üzgünüm, bugün bir şeyi fark ettim. Gecenin bir yarısı, çoğu geceler gibi bildiğim bir şeyi aslında.

Helen devam ediyor "There are no zeroes around here." diyor ben bunları yazarken.

Kendim ile ilgili bildiğim fakat söylemekten çekindiğim şeyleri yazmak istiyorum buraya bu gece, dursunlar, hatırladıkça bakarım diye, değişik bir gündü.

Kimse alınmasın, ben arkadaşlığa inanmıyorum, benim gözümde çocukluğumdan beri yalnızlık tek güç olmuştur, bütün insanları hayatımdan çıkabilecekleri gibi görmeye alıştırdım kendimi,çünkü insanlar bir nokta da ya sana ihanet ederler ya da basitçe unuturlar, bu başıma çok geldi, geldiği zamanlar artık bundan zarar görmemek için benzer kavramları kafamdan sildim, benim bakış açım da bütün insanlar hayatımdan çıkartabileceğim sosyal strüktürün parçaları, ben böyle yaşıyorum, böyle huzurlu oluyorum, böyle kontrollü bir sosyal yapının içinde var olabiliyorum, kimse benim gözümde öyle çok özel yerlere sahip değil, kimse benim gözümde babamın oğlu değil, kimse kardeşim değil, bunu sizlere kendinizi iyi hissedin diye söylüyor olabilirim kötü zamanlarınızda, fakat şunu asla unutmayın, sizler ne kadar kötü şeyler yaşadıysanız ve benimle ilgili bir şeyler bilmiyorsanız, size anlatmıyorsam, bilin ki sizden daha kötü şeyler yaşamışımdır, sesimi çıkartmıyorumdur, sadece yanınızda oluyorumdur. Zor zamanlarınızda elimden geleni yaparım fakat sizleri hayatıma ve kişisel dünyama -her ne yapmış olursanız olun benim için, uzak tutacağım, bunun farkında olarak yanımda olun.

Zor bir insanım, bunu kabul ediyorum, çabuk kalp kırarım, doğruları söylemekten hiç çekinmem insanların suratına o an ne düşünüyorsam söylerim, gocunmam. Bana bu nadiren yapılır, yapan insana çok büyük saygım vardır, yapmayan insanı zaten anlarım ve değerlendirmem. Bana dediklerinize, laf sokmalarınıza karşılık vermiyorsam bilin ki sizi kendime denk görmediğimden, sizi kendimden küçük görmemdendir. Çok değer verdiğim birisi her ne kadar "Kendini diğer insanlardan ne küçük, ne büyük gördüğünde üstün olmuş olursun" dedi ise bile, sen eğer bana laf sokacak kadar küçülüyorsan, üstelik bunu alenen suratıma yapamıyorsan, üzgünüm, sen bir zavallısın sevgili dostum ve ben seni kaale almam, alamam.

İhanet bu yılın modası oldu. Hayatımdaki arkadaş dediklerime en yakın olanlardan birisi basit bir şekilde bana ihanet etti, diğeri en haz etmediğim şeyi yapıp arkamdan ikinci kere konuşarak ona olan bütün güvenimi sarstı,üçüncüsünün zaten yüzüme gelip konuşacak cesareti hiç bir zaman olmayacak, hayatı boyunca üzerinde kurulan feminen otoritenin kurbanı olarak yaşayacak, dördüncüsü ile ilgili söyleyecek tek bir şeyim bile yok, şiddetli bir nehrin içinde yüzmeyi öğrenmek yerine bir oduna tutunarak boğulmayı seçerek yazık etmiş kendisine.

Neyse, ihanet demişken hayatımda gerçekten değer verdiğim tek varlığın gerçek anlamda ihanetini unutmamam gerekiyor, nasıl unutabilirim ki? Beni uyutmuyor hala, psikolojimi her geçen gün daha ağır bir şekilde zedelemeye başlıyor, zihnimin içine girmiş bir virüs gibi, kafamı içten içe kemiriyor, beni yok ediyor sinsice.

Biliyor musunuz ben son bir yıldır hissedemez bir durumda geziyorum, umursayacak enerjiyi içimde bulamıyorum, acıyamıyorum, sevemiyorum, üzülemiyorum, mutlu olamıyorum, sürekli olarak o görüntü kafamın içinde oynuyor.

Senin benim inançlarımı bu kadar yıkabileceğini gerçekten düşünemedim ben, nasıl seni hayatıma dahil ettim ki? Başta her şey sadece...basitti. Ben böyle olmasına izin vermeyecektim hiçbir insanla, seninle nasıl izin verebildim?

Bana sürekli olarak insanlarla sosyal ilişkiler kurmaktan haz etmememin kendi kendimi cezalandırma yöntemim olduğunu söylüyor yakınımdakiler. Haklısınız büyük ihtimalle, bu kadar salak olduğum için kendimi cezalandırıyor olabilirim.

Evet, insanlarla yakınlaşma problemim var son bir yıldır, bir problemi çözmenin yolu önce problemini kabul etmekten geçer.

Evet, insanlarla sosyal ilişkiler kurmaktan haz etmiyorum, onlarla konuşurken gerçekten inanılmaz derecede sıkılıyorum, eğer konu iş değilse ve insanlara diyecek bir şeyim yok ise susmayı tercih ediyorum, bu beni sosyal olarak yetersiz kılmıyor, bu beni sosyal olmamayı seçen insan kılıyor, evet, soğuk birisiyim, evet, inanın gerçekten soğuk birisiyim, siz bana bir şey anlattığınızda, anlattığınız ile ilgilenmeyi o kadar çok istiyorum ki, içimden gelmesini öyle istiyorum ki, ama içimden gelmiyor, tek istediğim eve gidip yalnız başıma kitap okumak, inanın ben bunu isteyerek yapmıyorum, gerçekten ben son üç ayda yalnızlıktan mazoşistçe bir keyif almaya başladım.

Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki aslında, konuşmak istediğim o kadar çok konu var ki, sadece gerçekten beni dinlemek isteyen kimse olacağını düşünmüyorum, yakın dostlarıma ve aileme kendimle ilgili şeyleri anlatmayı bırakalı 3-4 yıl oluyor, gerçekten bazen tek istediğim hayatımda güvenebileceğim, sırtımı yaslayabileceğim, sevebileceğim bir insanla gece boyunca yıldızlara bakarak saatlerce konuşmak.

Hey ama bilin bakalım bunu yapamıyorum, bunun sebebi görebileceğim en büyük ihaneti görmem, gördüğüm kişinin ise sevebileceğim en doğru insan olduğunu sanmam idi.

Şimdi ise sadece bünyeme alkol girdiğinde mutluluğa yakın şeyler hissediyorum, eğer sadece 2-3 saat sürecek mutluluklar için alkole ihtiyacınız var ise, hayatınızda yaşamaya değer pek bir şey kalmamıştır diye okumuştum bir kitapta, adını hatırlamıyorum.

Hiç yorum yok: