18.03.2010

Paradigma

Tam anlamıyla bir yaratık, biraz insan, bazı zamanlar, bazı bazı, içindeki duyguları tarif edemeyen ve virgüllerle kesmek istemeyen ifadesel çağrışımın öncülerinden.
Anlatmak istediklerini ise tam anlatamıyor,kavrayamıyor atmosferi,anlayamıyor gerçekliği,sürekli olarak oksijensiz ve kırılgan,yaşamak istiyor.

İsmi vardı,ismi var aslında, kullanmaktan kaçınıyor belki, kendisine verdiği isimler, diğer insanların ona verdiği isimler, hepsi aslında ahmakça, hepsi aslında gereksiz, hepsi aslında metaforik. Tanınmıyor, tanınmıyor, tanımlanmıyor.

Korkunç bir ahlak mücadelesi bu, kendi benliğinde verdiği, son bir gece çirkin olmasının getirileri aslında bunlar, kendisi anlayamıyor, anlatmak istiyor fakat diğerleri de anlayamıyor, deli diyorlar, planörü var arkasında, Ikarus gibi uçmak isteyip uçamayanlardan.

Geçmişe ve geleceğe uzanan bir ayna düşünün, işte budur ondan kalanlar. Bütün varlıkların yürüdüğü çizgide bir fark yaratmak isteyip sürekli düşenler gibi, bilirmisiniz onların hikayelerini?

Kendi benliğinizle uğraşmaktan o kadar çok kendiniz haline geliyorsunuz ki (aslında hepsi tek bir organizmaydı, hep bir organizmaydı, hep bir organizma olacaklar) şüphesiz ki hepiniz tek bir varlık olmak isterdiniz, nokta koymak belki herşeye, Tanrı'nın evinde, yüce Domus Mundi.

Yağmurlar yağarken kendisi dışarıdan gelen o eski nostaljinin sesleriyle yaşıyor, hepsi birbirini tekrar eden tren rayları gibi üzerine yıkılıyor aslında, neden bunca yok ediliş mevcut sanıyorsunuz? Hepsi sizin içinizde ayrı oluşan evrenler ve dünyalar, galaksiler belki, varoluş ve hiçlik, kavramsal boşluk, çağrışımların birer parodisi, yaşanan paradigmaların kendi içinde çelişkileri ve ne dediğini bilmeyenler.

Herşeyi ve herkesi yok etmek ise tek kurtuluşu, bir nevi istiyor aslında üzerinde bulunduğu gerçekliği kırmak, vücudu ise yalanlar ve günahlarla kaplı ki günah aslında şüphesiz günahkar düşman olan Tanrıların buluşuydu, bize yedirdiler bunları.



Hiç yorum yok: