29.08.2009

Nefret


Gelip geçici herşey. Bu içimdeki boşvermişlik ve kimseye inanmama hissinin böyle olmasını umuyorum.

Bu korkunç melankoli, dört duvarın üzerime gelişi, sokaktaki insanların tehditkar bakışları altında eziliyorum resmen. Size içimdeki insan düşmanlığını anlatmaya çalışsam kelimeler işlevini göremez. İnsanlardan gerçekten nefret ediyorum. Bu kimseye özel birşey değil kendim dahil insan ırkından korkunç bir tiksintiyle nefret ediyorum. İnsanlarla teması itici buluyorum, tek dokunabildiğim ve bana dokunmasından irite olmadığım kişi kız arkadaşım ile annem. Bana kol attığınızda veya el şakası yaptığınızda inanın çok rahatsız oluyorum, temas gibi şeyler midemi bulandırıyor. İnsan doğasından, insan doğasının yıkıcılığından ise daha çok nefret ediyorum. Aslında düşündüğümde kalbim çok büyük bir nefret ile sıvanmış durumda, çok az şeyi seviyorum ve daha az kişi ile anlaşabiliyorum. Hayvanları insanlardan kat ve kat daha çok seviyorum, kediler özellikle bu örneğin başında geliyorlar.

Sosyal olarak hiçbir sıkıntım yok insanlarla anlaşabilmenin yollarını biliyorum, egoya giden o dikenli yolun nasıl olduğunu biliyorum, haritam var.

Sonuç olarak, bomboş bir kabuk gibiyim. Ruhum falan yok gibi, yaşamak için yaşıyorum ve herşeyi boşverdim. Eskiden bir takım amaçlarım vardı Güzel Sanatlar Fakültesine girmek, çizer olmak , sanat yapmak gibi. Artık bunları bile pek az önemsiyorum. Çok çok çok içim geçmiş gibi, dışarı çıkmak yorucu geliyor, diyalog kurmaktan kaçıyorum insanlarla, MSN gibi programlar ile ancak diyalog kurmaya tahammül edebiliyorum insanlarla, forumlar ise bu yönden çok daha rahat.

Aslında kendime karşı dürüst olduğumu düşünüyorum, sonuçta ne olduğum ve nelerden nefret ettiğim çok belli. Uzun zaman insanları sevmeye zorladım kendimi, fakat bu sanırım doğumdan itibaren vardır bir kişide veya hiç yoktur, bununla ilgili herhangi bir psikolojik analiz yapamayacak kadar sıkkın ve yorgunum,tek yapmak istediğim içimi dökmek.

İçinde bulunduğum duruma "ergen hezeyanı" diyeceğim fakat ergenliği geçeli oldu. Sanırım bu şu ana kadar gelişen karakterimin içinde bulunduğu durum.

Eğer öyleyse, gerçekten çok boktan.

Not: Büyük ihtimal bu yazıdan sonra tekrar "Komiklik ve şakalar" moduma geçeceğim, o zaman hiçbir ciddiyeti kalmıyor olayın değil mi ?

3 yorum:

Monthius dedi ki...

Belki geçicidir, belki değildir, senin için hangisi geçerli bilmiyorum ama bazen benim de benzer duygular içerisine kapıldığım oluyor açıkçası. Bende de o konuda boşvermişlik var sanırım artık, bazen üzerinde çok da düşünmeden o an nasıl hissediyorsan öyle yapmak en iyisi sanırım. En azından bu yazdıklarına istisna olarak tutabildiğin 2 kişiye sahipsin, işin "Polyanna" yanından bakarsak bu var en azından. =)

Ahmet Kamil Keleş dedi ki...

Bunları söylediğim için benden nefret edebilirsin ...

Öfke tehlikelidir. İnsan ırkına karşı duyduğun nefretin kontrolünün altından çıkması ve senin öfkeni hak etmeyecek, değer verdiğin birisine yansıması gibi bir ihtimal söz konusu. Hayatımdan yıllar önce çıkan eski okul arkadaşlarıma bana verdikleri 'neredeyse kalıcı' zarar ve benim onlara karşılık verememiş olmam yüzünden duyduğum öfkemin kontrol dışına çıktığı ve geçmişimdeki olaylara ne zaman ne de mekan bakımından yakın insanlara yansıttığım yüzünden onları kaybettiğimi hatırlarım. Nefret kötüdür, ama insanlık tarafından 'kötü. uzaklaşılması gereken şey' olarak etiketlendirildiği için değil, gerçekten pişman olacağın şeyleri yapmana neden olabileceği için.

Eğer bu duyduğun öfke senin kendi geleceğini önemsememene neden oluyorsa öfke sana zarar vermeye zaten başlamış demek. Ben öfkemi önemsememezliğe değil, hırsa yönlendiriyorum.

Mert Günhan dedi ki...

@Gord10

Dediklerine çok hak veriyorum, öfkeyi kanalize etmenin gerekliliğine her zaman inanmışımdır, fakat bazen "kabından taşma" durumu söz konusu olabiliyor gerçekten.

Önerilerini dikkate alacağım teşekkür ederim.